Ana içeriğe atla

“Önce Zarar Verme …..”(Primum non nocere) Murat Yeşil


“Önce Zarar Verme …..”
Lise öğrenimimi gördüğüm Afyon Anadolu Meslek Lisesinde 1997 yılında Edebiyat dersimize giren edebiyat ve şiir aşığı hocam dersin birisinde kitaptan şiir okumaya çalışan ve şiiri okuyabilmek için çetin bir mücadele veren bir arkadaşıma ,
“Dur! Okuma beni dinle önce” dedi.
Sınıf olarak merakla edebiyat hocamıza çevirdik başımızı ve pür dikkat dinlemeye koyulduk , Edebiyat hocamız şiir okumaya çalışan arkadaşa “şiiri okumandan vazgeçtim ama illa okuyacaksan “önce zarar verme “dedi ve bu cümleyi neden kullandığını açıkladı. Dedi ki Edebiyat aşığı Hocamız “ Çocuklar, sağlık sektöründe doktorundan tutunda hemşiresine kadar herkese ilk öğretilen bilgilerden birisi gelen hasta veya yaralıya Hipokrat’ın latincesi “Primum non nocere “ olan önce zarar verme kuralıdır, bu kural aslında insanın hayatının her alanında uygulaması gereken bir kuraldır çünkü doğru yapayım derken yaptığınız bir yanlış sadece size zarar vermez savunduğunuz ”DOĞRU”’ya da zarar verir.Sizde Türk edebiyatımızın bu nadide şiirlerini okumadan önce şiiri anlayın hissedin ve şiirin verdiği mesaja ses tonunuzla bile zarar vermeden okuyabilecekseniz öyle okuyun yoksa siz şiiri kötü okuduğunuz için sizi dinleyen birisi belki de ömrü boyunca şiiri sevemez “demişti. (O Arkadaşımızın okuduğu şiiri 17 yıl sonra TRT’de yayımlanan “Yedi Güzel Adam” isimli dizide tekrar dinlediğimde arkadaşın şiiri hakikaten kötü okuduğunu anlayabilmiştim çünkü güzel okuyandan dinlemiştim ve hocama 17 sene sonra hak vermiştim).
O dönem öğrenci olanların okul hatıralarının 28 Şubat’ın karanlık günleri ile karıştığı ve özellikle mütedeyyin insanlara karşı bırakın “önce zarar verme “ kuralını aksine topyekün şekilde asimilasyon uygulandığı o yıllardan bugüne kadar “önce zarar verme” kuralının değerini ülke olarak anladık. Yazıya neden bu cümle ile giriş yaptığıma gelince acizane açıklayayım;
Değerli okuyucular;
Bir topumda insan gerek ailesi tarafından gerekse yaşadığı toplum tarafından bazı görevler ile muhatap edilebilir. Özellikle yaşadığı toplumda aldığı görev toplumun genelini ilgilendiren bir mesele ise bu görev gereği toplum adına yapacağı hamleler topluma direkt etki edeceğinden dolayı bu görevlerde bulunan insanların aldıkları kararları uygulamaya koymadan önce “ Önce zarar verme” kuralını hatırlamaları aldıkları kararın toplumda oluşturacağı geri dönülmez negatif durumları minimize edecektir. Şunu da belirteyim “önce zarar verme “kuralı alacağımız kararın riski var diye faydalı olacak bir işide bekletmek veya iptal etmek anlamına gelmez.
Özellikle çok sevdiğimiz ilçemizin tarihi boyunca toplumsal herhangi bir sorununu çözelim derken sorunu daha da derinleştirmemek için daha işe başlamadan önce bu kural hatırlanabilseydi, bugün kronik gibi görünen birçok problem daha oluşmadan önce halledilmiş olur ve ilçemiz enerjisini kronikleşmiş sorunları çözmeye değil ,ilçemiz adına yeni projeler üretmeye harcayabilirdi , ama geç de kalınmış değil bunun için ilçe olarak hangi görüşten olursa olsun toplumsal görev sahipleri ilçenin önemli sorunlarını daha da karmaşık hale getirmemek şartı ile bir araya gelerek çözebilme alışkanlığını kazanmamız gerekiyor. Yoksa bugünkü problemlerimiz gelecek nesillere kötü bir miras olarak kalacak.. Sürç-i lisan ettiysek affola diyor yazımızı noktalıyoruz… Selam ve dua ile……
(Not bu yazı “önce zarar verme” kuralı ile yazılmıştır..:)
Murat Yeşil

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İbn-i Haldun Mukaddime sesli kitap serisi

 İbn-i Haldun Mukaddime sesli kitap serisi  İbni Haldun Mukaddime (6-1) (Sesli Kitap) İbni Haldun Mukaddime (6-2) (Sesli Kitap) İbni Haldun Mukaddime (6-3) (Sesli Kitap) İbni Haldun Mukaddime (6-4) (Sesli Kitap) İbni Haldun Mukaddime (6-5) (Sesli Kitap) İbni Haldun Mukaddime (6-6) (Sesli Kitap)

Ramazan Geldi Hoş Geldi

Ramazan Geldi Hoş Geldi       Ramazan'a bir ay kalmıştır, Her sabah kalktığında kahvaltısını yaparken içinden sol tarafından bir ses Ramazan da geliyor artık kahvaltı da yapamayacaksın sahurda yiyeceksin ama uykulu uykulu hiç bir lezzet alamayacaksın. Hem önünde 17 saat aç kalma gibi bir durum var diye seslenmeye başlayacak. ve daha bir ay önceden mübarek Ramazan ayının feyzini bereketini ve mağfiret ayı oluşunu sana unutturup nefsinin karşılaşacağı zorlukları aklına getirerek senin Ramazandan af ve mağfiret ile cehennemden kurtuluş ile cıkmanı engellemiş olacak.       Artık sen Ramazanı bir an önce gelip geçmesini istediğin bir aylık normal bir zaman dilimi olarak görürsün ve artık askerliğinin bitmesini isteyen askerin şafak saydığı gibi Ramazan ayının bitmesi için şafak saymaya başlayan bir insan haline geleceksin.        Halbu ki Allah'ın ödülünü bizzat ben vereceğim dediği ve değerine dünya malı ile paha biçilemeyen oruçlarımızın tutulduğu, açlıktan ağız kokusunun bil

Prof Dr. Erbakan ODTÜ de - Anti Siyonist Adil Ekonomik Düzen Eğitimi