Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Topyekün Savaş-Murat YEŞİL (23 Temmuz 2015 - Çobanlar Hedef Gazetesi)

Dünyada Müslümanlara yapılan hiçbir zulüm yoktur ki topyekün bir savaşın parçası olmasın . Batının yaptığı hiçbir saldırı kendi başına bir olay değildir Mutlaka topyekün bir savaş planının parçasıdır. Öyle bir savas ki tankla topla değil, Tank tan toptan daha çetin bir algı savaşıdır bunun adı Nasıl mı? Bir dergiye Efendimiz(S.A.V) e hakaret ettiriyor daha sonra dergi çalışanlarını ve kendi vatandaşlarını bilerek öldürtüp sanki olayı samimi Müslümanlar yapmış gibi Müslümanları tüm dünyaya katil olarak lanse edip Müslüman olmak isteyen insanları İslam’dan soğutuyor… yani topyekün bir savaş var İslam’a ve Müslümanlara…Ama asıl üzücü olan Türkiye nin haricindeki petrol zengini diğer Müslüman ülkelerin tıpkı Filistin ,Suriye , Mısır da ki zulümlerde olduğu gibi batının ın bu saldırısı karşısında da duyarsız kalmalarıdır. Fransa’da 15 kişiyi öldürüp suçu Müslümanların üzerine atanlar aynı anda Türkiye’de Sultanahmet ‘te canlı bombayı patlatıyor. Suriyede Esada destek verip Müslüman kanı

İsmail Kılıçaslan-Bir milli görüşçü: Totti

Hem de milli görüşün son kalesi diyebiliriz kendisi için. 'Önce ahlak ve maneviyat' diyen, 'buradayız, gitmiyoruz' diyen, 'kahrolsun emperyalizm ve onun işbirlikçi uşakları' diyen kaç kişi kaldı ki şunun şurasında. Akif Emre ağabey rahmetli olunca onun en birinci arkadaşı, en yakın tilmizi kesilenler mi olacaktı milli görüşçü yoksa Totti mi? Elbette Totti. Sanırsın zat-ı devletleri olmasa memleketin bilcümle İslamcılığı, topyekun milli görüşçülüğü zeval bulacakmış da devletlimiz başımızda diye nefes alıp vermeye devam edebiliyormuşuz gibi yapanlar mı milli görüşçü yoksa Totti mi? Elbette Totti. Niçin böyledir bu? Anlatalım. Anlatalım anlatmasına da biz anlatınca anlaşılır mı mesele bilmem. Bir kere Totti dediğin adam aralıksız, boşluksuz, kesintisiz şekilde 25 yıldır Roma isimli futbol kulübü için oynamıştır. 15 yaşında girdiği kulüpten 40 yaşında ayrılmıştır. Bir sezon Genova'da, diğer sezon Bologna'da, hele Allah etmeye bir başka sezon Lazio

Harun Alanoğlu-Aslan Tayyip Erdoğan, çakal Avrupa

"Ben senin çakal olduğunu hep biliyordum da millete nasıl anlatacağımı bilmiyordum, şimdi herkes anladı."   Çakalın biri boyacı küpüne düşmüş ve rengârenk bir halde ormana dönmüş. Onu gören orman ahalisi ilk defa gördükleri bu renkli hayvana biraz hayranlıkla biraz da çekinerek "Sen kimsin" diye sormuşlar. Diğer hayvanların kendisini tanımadığını ve çekindiğini gören çakal "Ben yeni kralım" diye cevap vermiş. Az bir kesim karşı çıksa da orman ahalisi ilk defa gördükleri bu hayvandan etkilenerek onun krallığını kabul etmişler. Çakallar durumu anlamış ama kendilerinden biri kral olacağı ve kendilerine iltimas sağlanacağı için susmuşlar. Tüm hayvanlar toplu halde ormanın en yüksek tepesinde yaşayan aslanın yanına gidip yeni kralı takdim etmişler. Aslan durumu anlasa da diğer hayvanların ona olan teveccühünden dolayı ses çıkaramamış ve çakala dönüp, "Tamam artık kral sensin ama ben de bunca yıllık kralım, müsaade et bundan sonra da vezirin olayım&qu

Dost Kimdir - Hüseyin BESLİ

En önce söylenmesi gereken; ömrümüzle ilgili üst üste koyduğumuz her yaşla beraber bir takım değer yargılarının da değiştiğidir. Daha genç yaşlarda hiç etkilemeyen, ırgalamayan kimi şeylerin zamanla içeriye tesir ettiği, hatta yüreğimizi acıttığıdır. Dün; yolumuza çıkanlar, yollarımız kesişmiş olanlar, yollarımız ayrılıp gidenler, yoldan çıkanlar, yoldan çıkarılanlar birer vakayı adiye olarak geçip giderken hayatımızdan; Bugün kaybettiğimiz her yoldaş, yüreğimizden, ciğerimizden bir parça kopararak gidiyor. Her gidenle eksiliyoruz, bir daha eksiğimizi giderememek korkusu sarmışken ruhumuzu. Ve böylece eksilen her parça, ölüm olgusunu tamamlayan bir unsura dönüşüyor sanki. Bir dostun uzaklaşması, kişisel bir macera olmaktan çıkıyor, belli bir yaştan sonra; Varoluşsal bir kaygıya dönüşüyor. 2. Kuşkusuz, dost, sürekli arkalayan ve pohpohlayan değildir. Dost yeri geldiğinde azarlayan, uyaran, çimdikleyen, bağıran,sarsandır ama bırakıp gitmeyendir. Dizine ya da o

Ramazan Geldi Hoş Geldi

Ramazan Geldi Hoş Geldi       Ramazan'a bir ay kalmıştır, Her sabah kalktığında kahvaltısını yaparken içinden sol tarafından bir ses Ramazan da geliyor artık kahvaltı da yapamayacaksın sahurda yiyeceksin ama uykulu uykulu hiç bir lezzet alamayacaksın. Hem önünde 17 saat aç kalma gibi bir durum var diye seslenmeye başlayacak. ve daha bir ay önceden mübarek Ramazan ayının feyzini bereketini ve mağfiret ayı oluşunu sana unutturup nefsinin karşılaşacağı zorlukları aklına getirerek senin Ramazandan af ve mağfiret ile cehennemden kurtuluş ile cıkmanı engellemiş olacak.       Artık sen Ramazanı bir an önce gelip geçmesini istediğin bir aylık normal bir zaman dilimi olarak görürsün ve artık askerliğinin bitmesini isteyen askerin şafak saydığı gibi Ramazan ayının bitmesi için şafak saymaya başlayan bir insan haline geleceksin.        Halbu ki Allah'ın ödülünü bizzat ben vereceğim dediği ve değerine dünya malı ile paha biçilemeyen oruçlarımızın tutulduğu, açlıktan ağız kokusunun bil

KORKMA!

1400 yıl önce Hicrette müşrikler mağara nin önüne geldiklerinde Efendimiz (S.A.V) HZ. Ebubekir 'in şahsında  Müslümanlara    kıyamete kadar gelecek bütün müşrik saldırılarına karşı "KORKMA" dedi "ALLAH BİZİMLEDİR" dedi.  Bugün Hz. Ebubekir' in mağarada çektiği acıyı yaşasakta Efendimiz (S.A.V)in emrine uyuyor ve müşriklerin bu SALDIRILARINDAN ALLAH' a sığınıyor, canımız yansa da KORKMUYORUZ. Cünkü İnananlar olarak biliyoruz ki bu hicret yolunun sonu MEDİNE dir, MEDENIYETTIR, KURTULUSTUR, DİRİLİSTIR  28 HAZİRAN 2016 tarihindeki  patlamada hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, milletimize başsağlığı diliyoruz..

Türkiye’ de Sağ , Sol ve Başkanlık Sistemi

           Türkiye’nin çok partili hayata geçtiği günden buyana yapılan genel seçimlere baktığımız zaman sağ olarak nitelendirilen Milliyetçi Muhafazakar oyların ortalaması %58 ile %65 aralığındadır. Sol oyların ortalaması ise %28 ile %39 aralığında olduğu görülmektedir.    Türkiye siyasi hayatında sağ oylar örneğin 1991 , 1995, ve 7 Haziran 2015   seçimlerinde olduğu gibi iki, üç, dört hatta beş partiye dağılıp koalisyon hükümeti zorunluluğu oluşurken 1950-1983-1987-2002-2007-2011- 1 Kasım 2015  seçimlerinde olduğu gibi çoğunluğu tek partide  toplanarak tek başına iktidar ile yönetimi  de sağlamıştır.        Sonuç olarak Türk siyasi tarihinde sağ görüşlü  Milliyetçi Muhafazakar seçmenin her zaman ortalama %60 – 65 gibi bir çoğunluğu gerek tek partide gerekse birden fazla partide ağırlığını hissettirdiği,  Sol  görüşlü seçmenin ise %28 ile 35 gibi bir oy ortalaması olduğu , geriye dönük seçim sonuçları incelendiğinde açık olarak görülmektedir.      Türkiye’de uygulanan